21 Ağustos 2014 Perşembe

TARİHİN KAYDETTİĞİ "EN BÜYÜK VATANA, MİLLETE VE DEVLETE İHANET" BU CÜRÜM OLACAKTIR!.....

Gündemi sarsacak iddia!..
Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’ndaki 49 personeli rehin alan IŞİD'in, fidye olarak Süleyman Şah Türbesi’ni istediği, hükümetin de bunu kabul ettiği ileri sürüldü.
Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in, Musul Konsolosluğu'nda rehin aldığı 49 personeli serbest bırakma karşılığında, Türkiye'nin yurtdışındaki tek toprağı olan 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ni istediği ve hükümetin de kabul ettiği öne sürüldü.
Taraf'tan Hüseyin Özay'ın haberinde yer alan iddiaya göre, Kuzey Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle tüm dünyanın tepkisini çeken IŞİD, Ankara'yı köşeye sıkıştırdı. Yaklaşık iki buçuk ay önce Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'ndaki 49 personeli rehin alan IŞİD, bunların serbest bırakılması karşılığında 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ndeki Türk askerlerinin çekilmesini istedi. IŞİD militanları ile çatışmak istemeyen Ankara ise çekilme teklifini değerlendirmeye aldı. Ancak çekilme konusunun kamuoyuna nasıl açıklanacağı konusunda formül aranıyor. Başbakan Erdoğan, Mart ayında yaptığı açıklamada, IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne saldırması halinde ''gereğinin yapılacağını'' ifade etmişti.
Taraf'ta yer alan habere göre Ankara'daki İŞİD pazarlığının perde arkası şöyle:
IŞİD'in yeni talebiyle 49 elçilik personelinin rehin alınmasıyla ilgili kriz farklı bir boyut kazandı. Daha önce, rehineler karşılığında Türkiye'den para, silah talebinde bulunan IŞİD, bu kez gözünü, Türkiye'nin kendi sınırları dışındaki tek toprağı olan, Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne dikti.
Üç hafta süre verildi
Taraf'ın hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Suriye'de hakimiyet sahasını genişleten IŞİD, 49 rehinenin serbest bırakılması karşılığında Suriye'nin Halep kentine bağlı Karakozak Köyü sınırları içinde yer alan Süleyman Şah Türbesi'nin üç hafta içinde boşaltılmasını istedi. IŞİD, boşaltılmaması halinde türbeye saldırıda bulunabileceklerini de belirtti.
Genelkurmay'a talimat
IŞİD ile bir çatışmak istemeyen AKP Hükümeti, Süleyman Şah Türbesi'nin boşaltılmasına yeşil ışık yaktı. Hükümet bu konudaki kararını Genelkurmay Başkanlığı'na iletti. Ancak bu talimat, Genelkurmay'a IŞİD'in talebi olarak aktarılmadı. Hükümet, IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne olası saldırı ihtimaline karşılık, türbenin boşaltılması gerektiğini Karargah'a iletti. Genelkurmay da, hükümetten gelen talimat üzerine, çekilme için bir ön hazırlık yaptı. Ancak çekilme işlemi henüz başlamadı. Kamuoyuna da, olası bir çatışmanın önlenmesi için boşaltıldığı yönünde mesaj verilecek.
Osman Gazi'nin dedesi yatıyor
İŞTE BU, O EKİP
Ceberkalesi, Süleyman Şah Türbesi ve Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun bulunduğu arazi, Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası. Sözkonusu bölge Halep'te yer alıyor. Türbede, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin dedesi ve Ertuğrul Gazi'nin babası olan Süleyman Şah'ın ve iki askerinin mezarları bulunuyor. 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı Hudut Taburuna bağlı askerler tarafından korunan türbe, Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilatı ile beraber Türkiye toprağı olarak kabul edildi. Türkiye bugüne kadar toprağını bayrağını çekerek ve muhafız bulundurarak korudu. 13 Mart 2014'te türbenin bulunduğu bölge IŞİD'in kontrolüne geçti. 20 Mart 2014'te IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı bildiride üç gün içinde boşaltılmadığı taktirde türbeyi yerlebir edecekleri tehdidinde bulundu. TSK bölgeye araç ve bordo bereli asker gönderdi.
Erdoğan, ''Gereği yapılacak'' demişti
çiller'in emanetçisi
Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mart 2014'te Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehdit ile ilgili soruya şöyle cevap vermişti: ''Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır.'' Erdoğan'ın halefi olarak gösterilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise konu hakkında şunları söylemişti: ''Herkes bilir. Suriye rejimi de, alandaki bütün gruplar da bilmelidirler ki; Türkiye topraklarına herhangi bir şekilde söz konusu olabilecek bir yanlış yaklaşım veya müdahale, cevabını, mukabelesini görür ve oradaki Mehmetçiklerimizin güvenliği, bizim için 75 milyon vatandaşımızın güvenliğidir. O bakımdan her türlü tedbir alınmıştır. Şu anda durum orada stabildir, yani bir hareketlilik görülmüyor.''
REF: ©DHA_ GAZETEPORT, www.gazeteport.com.tr, Güncelleme: 21.8.2014 10:23

5 Ağustos 2014 Salı

YURTDIŞI SEÇMENLERİNE ZORLUK, HAKSIZLIK; ZULÜM VE İŞKENCE "SKANDALLI ve FİYASKOLU BİR SEÇİM"

YURT DIŞI SEÇMENLERİNE ZORLUK, HAKSIZLIK; ZULÜM VE İŞKENCE
"SKANDALLI ve FİYASKOLU BİR SEÇİM"
Anasayfa & Özel Röportajlar
YURTDIŞI SEÇMENLERİNE ZORLUK, HAKSIZLIK; ZULÜM VE İŞKENCE
"SKANDALLI ve FİYASKOLU 'Cumhurbaşkanlığı' BİR SEÇİM"
Tarih : 2014.08.04  19:16:14 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin neden Konsolosluklarda değil de yalnızca 7 merkezde yapıldığını Merkel'e bir mektupla sorarak gerçeği ortaya çıkaran Remzi Uysal, Elbe Express'e konuştu. [Söyleşi: Mehmet Atak / Hamburg-Elbe Express]
Almanya'nın Schleswig- Holstein eyaletindeki Lübeck kentinde yaşayan ve 19 Mayıs Türkiye Gençlik ve Halk Kültür Derneği (TÜRGEM) Lübeck’in uzun yıllardır başkanlığını yapan eğitimci Remzi Uysal'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her Başkonsolosluk bölgesinde yapılmayıp da, T.C. vatandaşı seçmenlerin yüzlerce kilometrelik uzaklıktaki şehirlere gitmek zorunda bırakılması konusunda Almanya Başbakanı Merkel'e yazdığı mektubu ve aldığı cevabı  Elbe Express'te yayınlamıştık.
2006’da oy hakkı için dava açmıştım
Kendisine yönelttigimiz "Bu seçim üzerinde neden bu kadar duruyorsunuz, yurtdışından oy verme sizin için neden bu kadar önemli?" sorumuza Remzi Uysal şu yanıtı verdi: "TÜRGEM’i kurduğumuz 1989 yılından bu yana -yurtdışından oy verme konusu kuruluş amaçlarımızdan biri idi. Ben bu konuda 27 Aralık 2006 günü ankara 13. İdare Mahkemesinde "Yurtdışından Oy Hakkı" için bireysel dava açtım. Bu olay Türk siyasi tarihinde bir ilk idi. Bu nedenle konu halen de en önemli çalışma alanımızı kapsıyor."
Seçimlere katılımın düşük olması tam bir fiyasko
"Seçimler niçin 13 Başkonsolosluk bölgesinde yapılmıyor ?" sorusuna muhatap olan yetkililerimizin, "Bu bizim elimizde değil, Alman hükümetinin takdiridir. Seçim güvenliği nedeniyle bu karar alınmıştır" şeklindeki cevaplarından sonra, Merkel'in Remzi Uysal'a gönderdiği mektupta "7 merkezde sandık kurulmasını bizden Türkiye Hükümeti istedi" demesi, Türkiye açısından  tam bir skandal olarak nitelendirilirken, ilk tur seçimlere katılımın oldukça düşük seviyede olması ise tek kelimeyle fiyaskoydu.
Yurt dışında yapılan ilk tur Cumhurbaşkanlığı seçimleri dün  sona erdi ama, anlaşılan, bu sıcak Ağustos günlerinde yüzlerce kilometrelik yolu göze alamayan T.C. vatandaşları, "Seçim benim neyime" diyerek, işlerine güçlerine bakmışlar veya gölgelik yerlerde dinlenmeyi tercih etmişlerdi. Çünkü katılım beklenenin de çok altında kalmış bulunuyor. Yurtdışı Türkler´den sorumlu Devlet Bakanı sayın Emrullah İşler, YSK´nun uyguladığı bu randevu sisteminin çok katı olduğunu ve bu randevulu seçim sistemi ile yurtdışından oy kullanan vatandaşlarımızın katılımlarının 231 bin civarında kaldığını bugün (04 Ağustos) sabah haberlerinde açıklamış bulunuyor.
Bu konuyu ileriki günlerde detaylarıyla sizlere aktaracağız.
SKANDALI BİR MEKTUPLA ORTAYA ÇIKARAN REMZİ UYSAL ELBE EXPRESS'E KONUŞTU
Lübeck  „19 Mayıs Derneği“ (TÜRGEM) Başkanı Remzi Uysal, siyasi partilerin, anlı şanlı çatı derneklerinin, işadamları ile meslek temsilcilikleri, dini kurumlar ve gençlik teşkilatlarının aklından geçirmedikleri bir konuyu, medeni cesaretini de kullanarak bir mektupla Başbakan Angela Merkel'e sordu ve beklediği cevabı da 22 gün içinde aldı.
Olayın teferruatını, Uysal'la yaptığımız söyleşiden takip edelim:
- Sayın Uysal, bu mektup girişiminizden dolayı sizi kutluyoruz. Sayın Başbakan Merkel'e bu mektubu ne amaçla yazdınız ?
- Bazı temsilcilerimiz ve yetkililerimizin "7 Seçim Merkezi" konusundaki açıklamalarını inandırıcı bulmadım ve emin olmak istedim.
- Ne gibi açıklamalar?
- 3 Temmuz'da Hamburg Başkonsolosluğu´muzun verdiği iftara katılan Berlin Büyükelçimiz Sayın Hüseyin Avni Karslıoğlu'na "Niçin yalnızca 7 bölgede seçim sandıkları kuruluyor ?" diye sorduğumda, bana "Emniyet tedbirleri yönünden Almanya böyle istiyor" dedi. Kuzey Almanya İslam Toplumu'nun (BIG) iftar yemeğinde ise, benzer soruyu yönelttiğim Berlin Hükümetinin Uyum Bakanı Aydan Özoğuz da "fazla masraf oluyor" şeklinde bir cevap verdi. Aynı zamanda 18 Temmuz günü Hamburg Başkonsolosluğumuzda da Hamburg ve Schleswig-Holstein Eyaleti Türk dernek başkanları ile de yapılan Cumhurbaşkanlğı Seçimi konusunda yapılan bilgilendirme toplantısında da aynı konu gündeme getirildiğinde de aynı yanıtlarla karşılaştık.  Görüldüğü gibi, aynı mahiyetteki soruma karşı 2 değişik cevap almıştım.
- Ne tür bir mektupla yolladınız; normal mektup mu, taahhütlü mü, yoksa daha pahalı olan iadeli taahhütlü mü ?
- Normal mektup şeklinde gönderdim. Zaten Sayın Merkel'den bana gelen de normal mektup olarak gönderilmişti.
Almanya’da "Cevap verme" uygulaması var!
 - Peki cevap alıp alamama konusunda bir tereddüt yaşadınız mı ?
 - Kesinlikle hayır ! Çünkü Almanya'daki bürokrasi sistemini 30 yıldır çok iyi bilenlerden biriyim. Çünkü ben de bu ülkenin bürokrasi alanında tam 30 yıl çalışmış biriyim. Gerçekten de bu konularda çok sağlıklı işleyen "cevap verme" uygulaması var bu ülkede.
- Kaç gün sonra mektubunuz yanıtlandı ?
- Ben mektubumu 6 Temmuz 2014 günü yazıp postaya verdim. Cevabı ise
28 Temmuz'da, yani 22 gün sonra yazılmış. Normalde en geç 15 gün içersinde cevaplanır ama o sıralarda Sayın Merkel'in italya`da tatilde ve seyahhatte olması, işlerinin çok yoğun olması ihtimali sebebiyle bu geçikme yaşanmış olabilir. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.

 Mektubu okuyunca allak bullak oldum!
- Mektubu alınca, o anda neler hisettiniz ?
- Çok mutlu oldum. Mektubun içeriği konusunda çok meraktaydım. Hemen en yakın bir kafeteryaya giderek kendime siyah bir kahve ısmarladım ve mektubu açarak, yavaş yavaş okumağa başladım. "7 merkezde sandık kurulmasını Türk hükümeti istedi" cümlesini okuyunca, bir anda kafam allak bullak oldu. Türk makamlarının gözlerimizin içine baka baka yaptıkları yanlış açıklamalar kulaklarımda çınladı ve sanki beynime kan sıçradı. Bir süre öylece kaldım.
- Kafanızı toparladıktan sonraki düşüncelerinizi de yansıtır mısınız ?
- Hem sayın Başbakanın talimatı tarafından mektubuma cevap verildiği, hem de Alman yetkililerin vatandaşın sorunlarına ilgi gösterip olumlu şekilde yaklaşımları, kısacası onları vatandaş yerine koymalarından dolayı çok çok sevindim.
Ama aynı anda da, her kademedeki Türkiye temsilcilikleri ve bazı politikacıların kandırmaca sözleri ve bahana yaratmalarından dolayı müteessir oldum. AKP hükümetinin yurtdışındaki vatandaşına kumpas kurmuş olmasından dolayı üzüldüm.
CHP bu seçimde pasif kaldı!
- Sizce niçin böyle bir yola başvuruldu ?
- AKP adayına oy vermeyecek seçmenlerin 7 bölgede sandık kurulması sebebiyle oy kullanmaya gitmekten caydırılması gibi bir mantık akla geliyor. Bu kararın alınmasında da AKP'ye göbek bağıyla bağlı kuruluşların ve de ihtimal yapmış olduklarını düşündügüm bir kamuoyu araştırmasının da etkili  olduğu düşünülebilir.
 - Sayın Uysal, sizin mektubunuz olmasa belki de açığa çıkmayacak bu "7 bölge isteği" konusunda Türkiye'deki muhalefet partilerinin ve onların yurt dışı bağlantılarının hiç sesleri çıkmadı gibi.. Özellikle de Almanya'daki CHP Birlikleri de belirgin bir araştırma yapıp, tavır koymadı. 2015 Şubat'ında da Genel Seçimler var. Ne diyorsunuz ?
 - Evet, "7 Sandık Merkezi" konusunda muhalafet partilerimiz ve Almanya'daki yandaş Sivil Toplum Kuruluşları maalesef pasif kaldılar. Kendi içinde bile asgari müştereklerde birleşemeyen çok horozlu ve sabahı erken yapan bir kümes hüviyetindeki CHP, yurt dışındaki bu ilk seçimimizde ne yazık ki pasif kaldı. Önümüzdeki seçimler için yeni bir yapılanma şart olmuştur.